Türkiye’de İlk Kez Çikolata Kisti Hastalığı Merkezi Kuruldu
Prof. Dr. Ercan Baştu:
‘‘Çikolata kisti olan her üç kadından biri çocuk sahibi olamıyor.”
“Çikolata kistinin erken teşhisi önemli, çünkü hastalık ilerleyebiliyor.”
“Türkiye’de ilk kez çikolata kisti (endometriozis) merkezi kuruldu.”
“Merkez ile, ileri evredeki hastaların aynı kalitede ve multidisipliner yaklaşımla tedavi edilmesi amaçlanıyor.”
Endometriozis halk arasındaki adıyla çikolata kisti hastalığı, Türkiye’deki 2 milyon kadının sorunu. Bu kadınların üçte biri ise çocuk sahibi olamıyor.
Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı,
Nesta Klinik Tüp Bebek ve Endometriozis Merkezi’nden Prof.Dr. Ercan Baştu, Çikolata kistinin sebebinin bilinmediğini kaydediyor.
Yaygın bir teori adet kanını oluşturan dokunun regl dönemi sırasında tüplerden geçerek yumurtalık, karın ve kasık içine sızmasıdır. Bu dokunun sonradan karın boşluğunun içine doğru büyüyerek yerleştiği düşünülmektedir. Bu teorinin adına ‘‘retrograd mensturasyon’’adı verilir. Başka teoriler de bulunmaktadır ve bu durumun sebebi hakkındaki araştırmalar devam etmektedir.
Prof.Dr. Baştu, endometriozisin yarattığı en temel problemin doğurganlığın hasar görmesi ve karın bölgesinde geçmeyen şiddetli kasık ağrısı olduğunu vurguluyor.
Endometriozise sahip olduğu bilinen kadınların hamile kalabilme oranı hasta olmayan kadınlarınkinden daha düşüktür Endometriozise sahip olan kadınların yaklaşık üçte biri ila yarısı hamile kalmakta zorlanmaktadırlar. Hafif veya orta derece endometriozise sahip kadınlar hamile kalıp çocuk sahibi olabilmektedirler. Doktorlar zaman zaman kadınlara hastalığın giderek ağırlaşabileceği için çocuk sahibi olmayı ertelememeyi önermektedirler. Kısırlık şikayeti olan (doğurgan olmayan) kadınların yüzde 20 ila yüzde 50’sinde Endometriozis bulunabilmektedir.
HASTALIĞIN TANISI 5-6 SENE GECİKEBİLİYOR
Prof.Dr. Bastu, hastalığa teşhis koymanın güç olabildiğini kaydediyor.
Bazen tanısı 5-6 sene bile gecikebiliyor. Dikkatli muayene ve hastanın tıbbi hikayesini doğru değerlendirmek önemli. Kesin tanı ameliyat esnasında alınan hastalıklı dokunun patolojik incelemesinden sonra konuyor.
Ercan Baştu, işte bu belirtilere dikkat çekiyor.
Ağrılı ve yoğun adetler, alt karın bölgesinde, kasıklarda ya da belde ağrı, cinsel ilişki sırasında ağrı, adetler arasında kanama, gebe kalmada güçlük, dışkılama sırasında ağrı, bağırsak alışkanlıklarında değişmeler(kabızlık-ishal), kanlı dışkılama, idrarda kan görülmesi, kısırlık.
Prof.Dr. Ercan Baştu, hastalığın başka ağrı şikayetleri ile karıştığını kaydediyor.
Teşhis geç konduğunda farkında olmadan hastalıkla yaşanıyor. Bazen de adet ağrıları gibi normal olduğu düşünülüp normalleştirilmeye çalışılsa da ağrı çok daha uzun ve şiddetli oluyor.
Prof.Dr. Baştu, hastalığın en yaygın 25 ila 45 yaş arasından hiç hamile kalmamış kadınlar arasında görüldüğünü belirtiyor.
‘’Bazı faktörler sizi endometriozis için daha yüksek risk grubuna taşıyabilir, bunlar, doğum yapmamış olmak, adet görmeye erken yaşta başlamak, menapoza geç yaşta girmek, vücutta daha yüksek östrojen oranına sahip olmak veya vücudun hayat boyu üretilen östrojene daha çok maruz kalması , düşük BMI (vücut kütle indeksi), alkol tüketimi ,endometriozise sahip olan bir veya daha fazla akrabaya sahip olmak (anne, hala/teyze veya kız kardeş),adet kanın vücuttan normal atılım yolunu engelleyen herhangi bir durum, rahimdeki anormallikler.’’
ERKEN TEŞHİS ÇOK ÖNEMLİ
Prof.Dr. Baştu, hastalığın erken teşhis edilmesinin tedaviyi olumlu etkilediğini vurguluyor.
Eğer erken teşhis edilmezse hastalık ilerleyebiliyor. Erken evre de daha basit ilaç tedavisi ve ameliyatla tedavi sağlanabiliyor. Hastalık ilerledikçe ilaç ve ameliyat tedavisi zorlaşmaktadır.Kısırlık için cerrahi tedavi önerilir. Ağrı için önce ilaç tedavisi, cevap alınamazsa cerrahi tedavi önemlidir. Bu tedaviler sonrası hastalığın tekrarlama ihtimali vardır.
TÜRKİYE’DE İLK KEZ ‘‘ÇİKOLATA KİSTİ MERKEZİ’’ KURULDU
Prof. Dr. Ercan Baştu, 2003 yılında Amerika’nın San Diego şehrinde gerçekleşen ‘Dünya Endometriozis Kongresi’nde özellikle ağır endometriozis hastalarının cerrahi tedavisinin iyileştirilmesi gerektiği yönünde fikir birliğine vardıklarını vurguluyor.
İngiliz Jinekolojik Endoskopi Derneği (BSGE) ağır endometriozis hastalığı tedavisinde uzman laparoskopik cerrahlar ve multi-disipliner yaklaşım gerektirdiği kararına vardı. Bu sebeple, tedavi sonuçları takip edilip ölçülebilen akredite endometriozis merkezleri kurulmasına karar verdi .
İngiliz Jinekolojik Endoskopi Derneği (BSGE) öncülüğünde merkezlerin akreditasyonu 2008 yılında başladı. O yıldan beri de her yıl artan sayıda merkez akreditasyon için başvurmakta. Biz 2018’de Türkiye’den başvuran ilk merkez olduk.
Prof.Dr. Baştu, endometriozis merkezlerinin en önemli unsurlarından birinin uluslararası kriterlerle hasta verisi toplayıp, tüm merkezlerde aynı metotla bu verilerin kayıt edilmesi olduğunu ifade ediyor.
Veriler dahilinde tedavi parametrelerine ek olarak ağrı, hayat kalitesi ve komplikasyonlar da bulunmakta. Bir merkezin verileri diğeri ile birebir karşılaştırılabilir veya tüm merkezlerin verileri tek bir grup olarak analiz edilebilir hale gelmiştir. Tüm bu çalışmalar neden önem arz eder? Öncelikle en başta da bahsi geçtiği üzere ağır hastaların standart bir şekilde, aynı kalitede ve yaklaşımla tedavi almasını sağlar. İkincil olarak, toplanan veriler sayesinde, hastaya yaklaşım, tedavinin faydaları ve risklerinin değerlendirilmesi objektif ve bilimsel kanıta dayalı şekilde geliştirilebilir.